2012 Ekim ayından itibaren, Istanbul Anadolu yakasında hizmet veren Gazete216 için son kullanıcıları ilgilendiren Teknolojiler hakkında köşe yazıları yazıyorum.Temmuz 2013 sayısındaki konumuz Bilim ve Teknoloji.

 

 

Serhad MAKBULOĞLU

Bilim ve Teknoloji

        09 Temmuz 2013, 14:59

Herkese merhabalar.Bu yazımızda, 1998 yılından bu yana Ülkemizde kutlanan Bilim ve Teknoloji haftasında gerçekleştirilen etkinliklere değineceğiz.Aynı zamanda Bilim ve Teknoloji kavramlarının geçmişden günümüz dünyasına doğru nasıl bir gelişme içerisinde olduğunu inceleyeceğiz.

Hayatimizi daha kolay ve rahat geçirmemiz için bizlerin refah seviyesini yükselten bilim ve teknoloji iki kardeş gibidir. Özellikle bilimin en yüksek oldugu zamanlarda teknoloji de bunu takip etmektedir. Bilim alanında yapılan çalısmalar ve gelişmeler teknoloji ile desteklenmektedir.

Bilim ve Teknoloji Haftası (TTK.nun 66 sayılı, 30.4.1998 tarihli kararıyla eklenen hafta)

TDK sözlüğünde bilim şöyle tanımlanıyor:

Bilim:Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi.”

“Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.”

“Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.”

Bilim ile uğraşan bir kişinin bu tanımları yeterli bulmayacağını söylemeye gerek yoktur. Bu nedenle, bilimin eksiksiz bir tanımını yapmaya kalkışmak yerine, onu açıklamaya çalışmak daha doğru olacaktır.

İnsan doğaya egemen olmak ister!

Derler ki insanoğlu varoluşundan beri doğayı bilmek, doğaya egemen olmak istemiştir. Bu nedenle, insan varoluşundan beri doğayla savaşmaktadır. Son zamanlarda, bu görüşün tersi ortaya atılmıştır: İnsan doğayla barış içinde yaşama çabası içindedir. Bence bu iki görüş birbirlerine denktir. Bazı politikacıların dediği gibi, sürekli barış için, sürekli savaşa hazır olmak gerekir.

Gök gürlemesi, şimşek çakması, ayın ya da güneşin tutulması, hastalıklar, afetler, vb. doğa olayları bazan onun merakını çekmiş, bazen onu korkutmuştur.

Öte yandan, bu olgu, insanı, doğadan korkusunu yenmeye ve merakını gidermeye zorlamıştır. Korkuyu yenebilmenin ya da merakı gidermenin tek yolunun, onu yaratan doğa olayını bilmek ve ona egemen olmak olduğunu, insan, önünde sonunda anlamıştır. Peki, insanoğlunun doğayla giriştiği amansız savaşın tek nedeni bu mudur? Başka bir deyişle, bilimi yaratan güdü, insanoğlunun gereksinimleri midir?

Elbette korku ve merakın yanında başka nedenler de vardır. İnsanın (toplumun) egemen olma isteği, beğenilme isteği, daha rahat yaşama isteği, üstün olma isteği vb. nedenler bilgi üretimini sağlayan başka etmenler arasında sayılabilir. İnsanın korkusu, merakı ve istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir. Öyleyse, insanın doğayla savaşı (barışma çabası) ve dolayısıyla bilgi üretimi de durmaksızın sürecektir.

Bilgi çağını yaşadığımız çağda 1998 yılından bu yana Bilim ve Teknoloji Haftası ile ilgili etkinlikler yapılmaya devam etmektedir. Her yıl 8 ile 14 Mart tarihleri arasında Bilim ve Teknoloji Haftası uyarınca etkinlikler yapılmaktadır.

Atatürk farklı zamanlarda hemen hemen aynı anlama gelecek şekilde “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir akıl ve bilime önem verenler benim mirasçılarım olurlar” ve “Dünyada herşey için medeniyet için hayat için başari için en gerçek yol gösterici ilimdir fendir ilim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir cahilliktir dogru yoldan sapmaktır.” sözleri ile o dönemki terimler ile söylemek gerekirse ilmin ve fennin ne kadar önemli olduğunu açıklamaya çalışmıştır.

Bilim ve teknolojinin önemini çok iyi kavrayan Atatürk, 22 Eylül 1924 tarihinde Samsun’da şunları söylemiştir:

“Dünyada her şey için, uygarlık için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilim ve teknolojidir. Bilim ve teknoloji dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır.”

Close